MEZARLIKLAR KENTİ - Gizli İlimler
  Neden Hızla Yaşlanıyoruz?
 
Yaşam içinde genç, güzel ve sağlıklı kalabilmek için birçok şeye ilgi duyarız. Botoks, detoks uygulamaları, diyet, sauna, deniz ve güneş, kimyasal tatlandırıcılar, vitamin alımları ve sporlar hep sağlıklı olmak ve daha uzun yaşam arayışlarımızın beklentisi içindedir.
 
Aslında bizler genç ve güzel kalmak uğruna yaptığımız birçok uygulamada bilinenin tam tersine yaşlanmayı oluşturmakta ve hızlandırmaktayız. Güneşte kalmak, zayıflamak için kullandığımız tatlandırıcı ve zayıflatıcılar tahminlerimizin tersine yaşamı kısaltmakta ve bizi hastalandırmakta önemli katkı sağlarlar. Özellikle efor gerektiren sporlar, üzüntü ve stres yaşlanmayı hızlandıran faktörlerdir.  
 
Neden hızla yaşlanıyoruz? Sorusunun birinci derecede sorumlusu vücudumuzda oluşan serbest radikallerdir. Güneşte kalmak, stres altında yaşamak ve efor içeren sporlar yapmak hızlı nefes alış verişlerine yol açar, bu da vücudunuzda fazla oksijen tüketimi nedeniyle serbest radikallerin oluşmasını sağlarlar. Yaşlanmayı oluşturan ve farkına varmadığımız en önemli faktör hızlı nefes alış verişlerinizdir. Hızlı nefes alış verişleri sonucunda ortaya çıkan serbest radikalleri oluşturmamak yani uzun ve sağlıklı yaşamak için sizi hızlı nefes almaya mecbur eden her şeyi yaşamınızdan çıkarmanız gerekir.
 
Sizi neler hızlı nefes almaya mecbur eder?
 
Vücudunuzun uygun bulmadığı beslenmeler, kimyasal madde kullanımı, alkol, aşırı tuz, baharatlar ve birçok besin bizi bir seviyeden zehirler, kalp ve damar basıncımızı yükselterek hızlı solunuma mecbur ederler. .    Özellikle güneşte kalmak hızlı solunumu oluşturur.
 
Her türlü üzüntü, korku, endişe, acı algılaması ve zorlukların yarattığı stres, sempatik sinir sistemini inhibe ettiği için hızlı solunuma geçirir. 
 
Mukavemet içeren ve efor kaybı oluşturan her türlü spor, eksilen oksijen ihtiyacınızı karşılayabilmek için nefes alış verişinizi hızlandırır.
  
Hızlı nefes almaya başladığınızda vücudunuzda neler oluyor?
 
Vücudumuzun enerji sağlayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır.  Oksijenin besinleri yakarak enerji elde etmesi sırasında “Serbest Radikal” denilen bazı maddeler açığa çıkar. Serbest radikaller bir elektronu eksik olan bozuk yapıdaki oksijen molekülleridir. Bunlar bağışıklık sistemini zayıflatır, dejeneratif damar ve eklem hastalıklarına hatta enfeksiyonlar ve kanserlere yol açarlar. Çevrelerinde ne varsa onlara saldırır, dokuların görevini yapamaz hale getirirler.
 
Serbest radikaller, buldukları dokularla eşleşir, birleşir ve onları, fonksiyonlarını yapamaz hale getirirler.  Bu etki artan yaşlarda çoğalarak ilerler ve 30 ve daha fazla  40 li yaşlardan itibaren dramatik bir şekilde çoğalarak belirgin bir bozulmaya, yaşlanmaya ve pek çok hastalığın ortaya çıkmasına neden olurlar. Önceleri dikkati çekmeyen bu doku bozulması zamanla gözle görülür hale gelir, hastalıklar ortaya çıkar. Bu kötü durum önlenemez bir seviyeye ulaştığında “ölüm” meydana gelir.
 
Güçlü bir anti-oksidan sisteme sahip olmak, oksijene dayalı bir yaşam için en temel gereksinimdir. Tek hücreli organizmalar bile eğer serbest radikallere karşı savunma mekanizması geliştirmemiş olsalardı, hayatta kalamazlardı. Oksijenle yaşayan her organizma bu tehlikeyi etkisizleştirecek sistemlere sahiptir, ancak bunun etkili oluş derecesi büyük farklılıklar gösterir. Bedenin serbest radikallerle savaşan savunma hattı vardır.
 
Bedende üretilen çok çeşitli biyo-moleküller vardır. Bunlar kendi elektronlarını vermek suretiyle serbest radikallerin elektron açlığını giderirler. Bu moleküller, serbest radikal etkisizleştiricileri olarak bilinir. Bunlar kendilerini feda ederek hücre içinde yaşamsal önem taşıyan moleküllere, onların olmak üzere bir elektron verirler.

Savunma hattını bedenin dışarıdan hazır olarak aldığı besin maddeleri oluştururlar. Bu takviye güçler de kendilerini feda ederek işlev görürler. Birinci gruptaki enzimler vücudumuzun doğal işleyişi içinde yer alırlar eğer dış etkiler sebebiyle (sigara, kirli hava soluma, stres yoluyla biriken toksik yük) yetersiz kalmışsa BioOksidatif tedaviler sınıfına giren nefes teknikleri tedavisi gibi yöntemlerle takviye etmek gerekebilir.

Bu enzimler, dışarıdan hazır olarak alınan besinler ve kendilerini feda ederek etki gösteren biyo kimyasal maddelerden (vitaminler gibi) bin kat daha etkilidir. Örneğin, E vitamini yırtıcı bir açlık içinde bulunan bir serbest radikali doyurmak için bir elektronundan vazgeçer ve böylece aslında kendisi bir serbest radikal haline gelir.
 
Vücudumuzda normal metabolizmayla oluşan bir elektronu eksik moleküller (serbest radikaller)  vücudumuzda sürekli oluşuyor ve vücudumuzun kendi mekanizmalarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Günümüzde stres ve tüketim fazlası oksijen bu oluşumu hızlandırıyor. Yani her nefes alıp verişimizde biz bu serbest radikalleri oluşturuyoruz.

Serbest radikaller hücrelerimizi nasıl etkiliyor?
 
Serbest radikaller bir elektronu eksik oldukları için, eksik elektronu tamamlamanın yolunu arıyorlar ve hücrelerimize saldırıyorlar. Hücrenin saldırı karşısında eksilen elektronu yüzünden bütünlüğü bozuluyor ya ölüyor ya da işleyişi bozuluyor. Bu nedenle bozuluyoruz, hastalanıyoruz, yaşlanıyoruz   
Antioksidanlar bu noktada devreye giriyor. Antioksidanlar serbest radikallerin eksik olan bir elektronunu tamamlama özelliğine sahipler. Yani kendisinde fazladan bir elektronu var. Fazla elektronları ile radikalleri doyurarak hücrelerimize saldırmaması için sakinleştiriyorlar.
 
Vücudumuzda serbest radikallerin ortaya çıkmasını azaltmak için özellikle nefes alış sayınızı azaltmanız gerekir. Yetersiz ve sık aralıklı hızlı solunumu, yeterli ve az sayıda yavaş solunuma geçirebilirseniz uzun ve sağlıklı bir yaşama geçiyorsunuz demektir.
 
Nefes teknikleri uygulamalarını n birinci  derecede oluşturmak istediği de budur. Diyafram nefesini kazanarak ciğerlerin tamamından nefes almayı başardığınızda dakikada dinlenme anında normalde ortalama 12-16  arası olan nefes alış verişinizi 8-10 arası sayıya düşürebilirsiniz. Bu parasempatik sistemi koşan sempatik sisteme eşitlemek, kalp ve damar basıncını düşürmeniz, kalp atış sayısını düşürmeniz, metabolizmanızı geriye çekmeniz, hücresel bazda yaşlanmayı geçiktirebilmeniz demektir.    
Nefes teknikleri uygulamaları ile diyafram kullanımını öğrenmeniz, ciğerlerinizin tümüyle nefes alabilmeniz ve nefes alış veriş sayınızı düşürmeniz dileklerimle..
 
 
  Bugün 6 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol